Eyüp Al
Hakperestlik
HAKPERESTLİK
Makbuliyete erişmeden, meşruiyetin münasip atmosferini üretirken vermiş olduğumuz katkı ve çabadaki payımız konusunda sahte tevazuya gerek yok. O zamanlar 28 Şubatın zulmünü ruhumuzda iliklerimize kadar hissettik Hamdolsun. Ancak malumunuz, bazı insanların ezerek varolmaya çalıştıkları; linç etmek için fırsat kovaladıkları; eski defterleri karıştırıp düşman bellediklerinde iflah olmaz bir şekilde kötülük aradıkları; kişileri ya da kişilerin fikirlerini değil, kişilerin ait oldukları sivil hareketleri ve o kişinin her şeyini aşağılamak için toptancılık yaptıkları; gerekirse tarafgirlik gereği muhalif olanın sözlerini cımbızlayarak, linç malzemesi haline getirdikleri; sosyal medyada ya da herhangi bir tribünde yandaş olarak linçe katılacak taraftar bulmak için ölesiye uğraştıkları bir dünyada burada zikredeceğimiz alternatif dünyaların sesleri henüz çok güçlü olamayacak.
“Tartışma adabı”, “hakperestlik”, “el-insaf düsturu”, “merhamet” “nefsinin gururundan arınma” ve daha birçok başlık altında ele alınabilecek bir genel “edep” adına, hep beraber kazanacağımız bir dünya var oysa....
Biliyorum, bu satırları okuyan pek çok kişi, açıkça ya da en azından bıyık altından gülecekler; benim hangi dünyada yaşadığımı soracaklar. Ya da sen ne içiyorsun arkadaş bize de ver bizde o kafayı yaşayalım kabilinden sözler sarfedecekler belkide... Biliyorum; çatışmalarla, çıkarlarla, mecburiyetlerle, riyakarlıkla, dalkavuklukla, yürüyen bir dünyada, bu lâflar sadece “güzel lâf” olarak kalır.
Ama olsun, güzelliğe dair her şeyi unutmaya başladığımız bir zaman ve toplumda biraz olsun “müspet” düşünmek, müspet düşünmeyi hatırlamak insana iyi gelir; yaraların az da olsa bir kısmını iyileştirir. Çünkü, her düzeyde çatışmaların, korkunun ve güvenlik takıntısının hakim olduğu bir dünyada, başka türlü ve tevazu içinde “olumlu” düşünmenin içinde sadece “bizim” tarafımız olmadığı için, bu “düşünmek” başkalarını da gördüğü için, başkalarıyla muhabbeti merkeze koyduğu için, gerçek anlamda alternatifi ve “hürriyeti” bir başka deyişle ÖZGÜRLÜĞÜ de içeriyor.
Hangi kılık altında dolaşırsa dolaşsın, her türlü baskıya, zulme karşı çıkmayı ilke edinen; sadece “kendi” için olmayan; aynı anda başkalarını da dert edinen;herkes için adalet ve özgürlüğü savunan insanların seslerini birleştirebilsek, ne muhteşem bir hikaye yazardık!...